MADEN ARAMA RUHSATLARININ YARATTIĞI BÜYÜK TEHLİKE
Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK
(Harita Y. Mühendisi)
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.
(Nazım, Yaşamaya Dair)
Bugüne kadar hiç saymayı denediniz mi?
Ya da bir çetele tuttunuz mu?
Kaç tane haber okudunuz?
Kaç bölgemizi ilgilendirdiğini düşündünüz?
Kaç doğal varlığımıza saldırmaktadır?
Kaç ağacımız kesilmiştir?
Kaç yurttaşımız alanlara çıkmıştır?
Kaç kişi mağdur olmaktadır?
Ve kaç kişinin çıkarı vardır?
Ve o çıkarı olanlar kimlerdir?
Hiç saydınız mı?
Maden arama ruhsatlarına getireceğim konuyu…
Çok güncel…
Ve sorularımı bu güncellik üzerinden sürdüreyim;
Genel olarak kaç ağacımız, özel olarak kaç zeytin ağacı gözden çıkarılmıştır?
Kaç köylümüz işsiz kalacaktır?
Ne kadar alanımız geri dönüşsüz biçimde tahrip edilecektir?
Bugün zeytinlikler için üzülüyoruz.
Ama tehlike daha da büyüktür…
Bu “maden aramaları” deyine aklımıza Kaz Dağları gibi eşsiz bir doğa örtüsü gelmektedir. Doğu Karadeniz gelmektedir… İliç (Erzincan) gelmektedir…
Benim uzmanlık alanımın dışında olduğu için, “Türkiye’nin maden yatakları potansiyeli”, “bunların verimliliği” gibi konulara girecek değilim.
Ama Türkiye’de maden aramaları konusunda 2 Kasım 2002 tarihi bir milat olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu erk değişim tarihinden sonra Türkiye genelinde maden ocağı açılması için verilen ruhsat sayısı, CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür'ün soru önergesine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın verdiği yanıt ile ilk kez ortaya çıkmıştır. Sayın Ertemür, Bakan sayın Yıldız'a, “2002-2010 tarihleri arasında Türkiye genelinde maden ocağı açılması için verilen ruhsat sayısını, ruhsat verilen şirketleri, sahiplerini, illere göre dağılımını ve toplanan harç miktarını” sormuştur. AKP Hükümeti'nin 8 yılda Türkiye genelinde maden ocağı açılması için; 31.750 arama ruhsatı, 11.478 işletme ruhsatı, 104 ön işletme ruhsatı olmak üzere, toplam 43.152 ruhsat verdiği belirtilmiştir. 2004-2010 yılları arasında toplanan harç miktarı ise 214 milyon 207 bin 265 TL olarak tespit edilmiştir.[1]
Bu noktada akla hemen bir soru gelmektedir: Acaba Cumhuriyet Dönemi boyunca, 2002 yılına kadar kaç arama ruhsatı verilmiştir?
1923-2002 dönemini kapsayan 79 yılda verilen ruhsat sayısı 1.186’dır…
Yanlış okumadınız! Yalnızca 1.186…
Kuşkusuz bunun çok değişik nedenleri olabilir… “Maden potansiyelimizin henüz saptanamadığı”, “Kurumlarımızın yeterli olmadığı”, “Yönetimlerin beceriksiz olduğu”, “Yeraltı-yerüstü dengesinin gözeltildiği” vb. denilebilir.
Ama kanımca bir alanda “maden aramasına izin verilmesi” için en önemli ölçüt, “yerin altındakinin, üstündekinden değerli olduğunun” saptanmasıdır.
Yani Kaz Dağlarını gözü kararmışçasına yok eden Kanada şirketi, altını çıkardığında çekip gidecektir. Hatta cezai hükümler komik olduğu için, ağaçlandırmadan, ceza ödemeyi göze alarak gidecektir. Ama geride antik dönemin en kutsal dağlarından biri olan İda Dağı diye bir dağ, bir oksijen deposu, bir doğal varlık, hayvan ve bitki varlıklarının sayılamadığı bir biyoçeşitlilik mekânı kalmayacaktır. Bu da onların umuruna değildir.
Ama bizim umurumuza olmalıdır.
O nedenle “maden arama ruhsatı” alelade bir belge verir gibi verilmemelidir. Dağıtılmamalıdır.
Beni ürküten şeyi söyleyeyim:
2002-2024 dönemi kapsayan 22 yılda verilen maden arama ruhsatı sayısı kaçtır, biliyor musunuz?
Kenan Gürbüz’ün Patronlar Dünyası’ndaki haberine[2] göre, “1923'ten 2002 yılına dek geçen 80 yılda Türkiye genelinde toplam 1186 maden ruhsatı verildiği öğrenildi. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre 2008-2023 arasındaki son 15 yılda ruhsat sayısının 386.000’e ulaştı.”
Yanlış okumadınız! 386.000…
Yani Cumhuriyet döneminde verilen 1.186 ruhsatın 325 katı…
Haberde bu sayı, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine dayandırılıyor.
Aşağıda da belirteceğim gibi bu konudaki sayılarda belirsizlikler var.
Örneğin, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Tanrıkulu, 2005-2021 yılları arasında kurulan maden şirketlerinin hükümete yakın kişilerle ilişki içerisinde olup olmadığını, maden ruhsatı için yapılan müracaat sayısını ve bakanlık tarafından düzenlenen arama ruhsat sayısını sormuş. Tanrıkulu’na yanıt veren Bakan Dönmez, 2012 ile 2021 tarihleri arasında maden ruhsatı alınabilmesi için yapılan müracaat sayısının 20 bin 320 olduğunu belirtirken, 2010 ile 2021 yılları arasında düzenlenen arama ruhsat sayısının ise 19 bin 454 olduğunu söyledi.[3]
Ya da On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023) Madencilik Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu (Sayfa 16)’nda yer alan veriler de değişik:
On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028) Maden Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu (Sayfa 20)’daki sayılar daha değişik:
Öte yandan bu konularda yetkili Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG)’nün web sayfasında (Erişim Tarihi: 10.07.2025) şu tablo yer alıyor:
YILLAR İTİBARİYLE TÜRKİYE GENELİ RUHSAT SAYILARI
Türkiye’nin sorununa dönüştü bu: Verilerin güvenilir olmaması…
Yazının başındaki soruları şunun için sordum: Ben MAPEG tarafından verilen “İşletme İzinli Ruhsat Sayıları”nı, yani 7.652 sayısını dikkate alsam da kaygılıyım.
Çünkü bu sayıyı temel alsam bile, basında karşımıza çıkan haberler, olacak olanın o kadar küçük bir bölümü ki…
Biz o haberleri tekil olarak okuyup, geçiyoruz…
Bazıları, o da çiftçilerin, köylülerin direnişi nedeniyle bir süre kamuoyunda ve akıllarda kalıyor.
Kendi adıma, “Cerattepe” denilince benim aklıma şu fotoğraf geliyor hemen:
“Doğu Karadeniz direnişleri” denilince de şu:
Bu direnişler mekânlarımız adına umut oldu…
Ama birçok alan bu kadar kamuoyuna yansımadı.
Bu nedenle kaygılıyım.
Maden arama ruhsatları konusundaki sayıların belirsizliğinden, çelişkilerinden söz ettim. Bunlardan işletme izni verilmiş olanları, 7.652 sayısını aldığımda bile, büyük bir sayıyla karşılaşıyorum.
Eğer verildiği söylenen, yukarıda sayılarına yer verdiğim diğer ruhsatlar verildiyse, ülkemizin vay haline… Orta ve Doğu Anadolu Platosu dışında, ağırlıklı olarak kıyılarda olan doğal varlıklarımız büyük bir tehdit altında demektir.
Bundan dolayı, olacak olanların sayısının çokluğundan kaygılıyım.
Bunları “oldurmamak” gerekmektedir.
Kuşkusuz bu sayıların yanı sıra bir başka parametre de önemli; büyüklük, yani yüzölçümü… Bu ruhsatlarla ne kadar alanda maden arama izni verilmektedir?
Bunu da tam olarak bilemiyoruz…
Bir örnek vermekle yetineyim:
Karar Gazetesi’nde Merve Şişman’ın haberine[4] göre, “Zonguldak, Bartın ve Kastamonu sınırlarına giren 3 bin 500 hektarlık orman alanında maden arama izni verildiğini KARAR ortaya çıkardı. Küre Dağları'nın uzantısı olan bölgeleri de kapsayan izin için Alaplı'ya bağlı Fındıklı Köyü'nde yaşayan halk da yeşil talana karşı ayaklandı.”
Küre Dağları milli parkında 6x6 km’lik bir alanın tahribatı…
Bu kaygılarımı biraz daha somutlamaya çalışayım…
TEMA Vakfı, 15 kenti odağına aldığı iki yıllık çalışmayla, madencilik faaliyetleri için ayrılan alanları tek tek tespit etti. Tablo vahim, 15 kentin yüzde 62’si, maden için ruhsatlandırılmış durumda[5]
Haberin ayrıntıları şöyle:
- 15 kentte ruhsatlık alan oranı yüzde 62.
- Artvin, Eskişehir, Zonguldak-Bartın, Ordu ruhsatlılık oranının yüzde 70’in üstünde olduğu kentler olarak dikkat çekiyor.
- Yukarıda açıkladığımız ruhsat türlerinden işletme ve arama safhasındaki ruhsatların en yoğun olduğu kentler ise Zonguldak-Bartın, Çanakkale ve Balıkesir.
- Ormanların ortalama yüzde 58’i, tarım alanlarının yüzde 60’ı madenlere ruhsatlanmış durumda.
- Orman ruhsatlılığının en yoğun olduğu alan yüzde 80 ile Kaz Dağları bölgesi; onu yüzde 68 ile Tekirdağ ve Kırklareli izliyor.
- Tarım alanlarında da yüzde 78 ile Kaz Dağları ilk sırada geliyor. Onu yüzde 66 ile Eskişehir izliyor…
- Korunan alanların ortalama yüzde 59’u, önemli doğa alanlarının yüzde 64’ü için yine maden ruhsatı verilmiş durumda.
Bu sayılara baktığımızda, basına yansıyan maden arama olayları, aysbergin görünen kısmı değil, tepesinin ucu…
Önümüzdeki yıllarda tüm ülke coğrafyasının delik-deşik edecek bir tehlike ile karşı karşıyayız…
Evet, büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.
Abartmıyorum.
Keşke abartsam da, "Sorun sende" deseniz...
Fark etmemiz gereken bir tehlike ile karşı karşıyayız.
Bazı uzmanlar, küresel ısınma ortaya konulan boyutlarla gerçekleşirse, Anadolu’da kaçılacak tek yerin Doğu Karadeniz olduğunu söylüyor…
Ama bu ruhsatlar ve izinler, oradaki kaçma alanlarını tehdit ediyor.
Şu an erk penceresinden bakınca, ürkütücü bir tablo ile karşı karşıyayız:
Neyimiz eksik?
Kural mı?
Koyalım…
Yetmedi mi?
Geliştirelim…
Muhalefet mi var?
Sindirelim…
Köylü oturma eylemi mi yapıyor?
Dağıtalım.
Kendini ağaca mı bağlamış?
Ağacı keselim…
Bu yaklaşımın acilen, ivedilikle terk edilmesi gerekiyor…
Ama edilmiyor…
Örneğin, Aydın’ın Karpuzlu ilçesinde Latmos (Beşparmak) Dağları’nın eteklerinde ormanlık ve “önemli doğa alanı” olarak tanımlanmış bölgede yeni bir feldspat ocağı açmak için 137,39 hektarlık bir alana sahip ruhsat sahası içerisinde yer alan üç ayrı ÇED poligonundan oluşan proje sahası, 14,85 hektarlık bir alana yayılıyor. Bu alanın tamamı, çevre düzeni planında “orman alanı” ve “önemli doğa alanı” olarak geçiyor. Proje kapsamında 4 bin 850 ağacın kesilmesi planlanmış.[6]
4.850 ağaç yok edilecek… Grayderler sahaya bir girecek… Söküp atacaklar ağaçları…
3. Boğaz Köprüsü ve bağlantı yolları için kesilen ağaç sayısı Orman ve Su İşleri Bakanlığına göre 245.000’in üzerindeyken, Yeşiller Partisi’ne göre bu rakam 896.000’in üzerindedir.
Benim de doğru olmadığına inandığımı resmî sayı, 245.000…
Bu bile çok korkunç bir şey!
Karar vericilerin azıcık doğa, ağaç sevgisi olsaydı, bu kararın altına imza atarlar mıydı?
Etmemekte direnenlere karşı “direnme hakkı”nı kullanan tüm yurttaşlarımıza saygılarımı ve hayranlıklarımı iletiyorum.
Bu ülkenin bir “muz cumhuriyeti” olmadığını anımsatanlara helal olsun!
Çünkü bir “sınır tanımama, her şeyi gözden çıkarma” yaklaşımı ile karşı karşıyayız.
Beni irkilten en son haberden biri Yedigöller ile ilgili oldu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bolu Milletvekili Türker Ateş'in, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’a, Yedigöller Milli Parkı yakınında altın madeni ruhsatı verildiği iddialarıyla ilgili soru önergesine yanıt geldi. Bakan Bayraktar, arama ruhsatı başvurusunu doğruladı, şirkete henüz arama ruhsatı verilmediğini bildirdi.[7]
Yapmayın! Buraları gözden çıkarmayın.
Ömrü 50 yıl olan bir HES için Zeugma Antik Kenti’nin önemli bölümünü Birecik Barajı gölünün sularına gömmüş bir ülkeyiz. Oradan çıkarılabilen mozaiklerin sergilendiği Gaziantep Müzesi, bu alanda dünya birincisi…
Ya çıkaramadıklarımız? Feda ettiklerimiz?
Bu nedenle Yedigöller'i feda etmeyelim!
Bu kararı verenler Yedigöller'i görselerdi bu kadar kolay karar veremezlerdi!
Bir yerde var olan madenin çıkarılmasının mı, sonsuza dek uyumasının mı daha doğru olduğuna nasıl karar verilecek?
Belirttim; “yerin altındaki mi, üstündeki mi daha değerli” analizi, değerlendirmesi yapılarak…
Bunu ölçmenin aracı ne?
ÇED!
Çevresel Etki Değerlendirmesi!
Bu konuyu ayrıca ele alacağım.
Resmî belgelerde, “ÇED Mevzuatından Kaynaklanan Sorunlar” özel olarak ele alınıyor. “… Kaynaklanan Sorunlar…”
Bu nitelemeden, “ÇED”in maden aramaları önünde bir engel olduğu değerlendirmesini görüyorum.
Böyle yapıyorum, okumamı.
O nedenle, birçok girişim için yasalara, “ÇED Gerekli Değildir” kuralını koyuyorlar zaten.
Yani engelsiz bir arama süreci isteniyor.
Ülkemizin istenilen yeri kazılsın isteniyor.
İstedikleri kişiler kazsın isteniyor.
Orada yitirilenler, tüm ağaçlar, bitkiler, hayvanlar, börtü-böcekler için bir hüzün duymaksızın…
Kuşkusuz, ömründe hiç ağaç dikip büyütmemiş olanlar, kesilen ağaçların acısını duyumsayamazlar…
Çocukluğumuzda bizi bu sevgiyle büyüten ebeveynlerimize gönül borcumu sunuyorum.
Büyüdüğümüz evin bahçesindeki, çocukluğumuzda suladığımız ağaçların bugün ayakta kaldıklarını görmek kadar mutluluk verici duygu yok.
Bu yazıyı TBMM gündeminde olan “ÇEVRE, MADEN, MERA, YEKA VE ENERJİ PİYASASI KANUNLARINDA DEĞİŞİKLİK ÖNGÖREN TORBA KANUN” vesilesiyle yazdım.
Özellikle “zeytinlikler” boyutuyla çok tepki çekti bu tasarı.
Ama incelendiğinde görülecektir ki, bu yasa teklifi yalnızca “zeytinliklerle" sınırlı değil! Yanı sıra ormanlarda, meralarda, yaylalarda, kıyılarda, tarım alanlarında, doğal sit alanlarında, özel çevre koruma bölgelerinde, milli parklarda, tabiat parklarında, içme suyu havzalarında ve su kaynaklarında ve aklınıza gelen gelmeyen tüm alanlarda maden aramalarının önündeki engelleri temizlemeyi amaçlıyor.
Kapsam çok geniş! O nedenle tehlike çok büyük!
Yasayla yapılmak istenen düzenlemelerin ayrıntılarına hiç girmiyorum.
Bir tek şey söyleyeceğim; yapılmak istenen düzenlemeler, ülkemizin tüm güzelim coğrafyasında maden aramaları konusundaki en son engelleri de kaldırmayı, maden aranacak alanlarla ilgili var olan kısıtlamaları da yok etmeyi, bırakınız yapsınlar-bırakınız geçsinler yaklaşımının önünü tamamen açmayı, bazı özel yasa hükümlerini by-pass etmeyi, her yerde maden arayabilmeyi öngörüyor…
Böyle bir keyfilik dünyanın hiçbir ülkesinde yok.
Bu nedenlerle, halktan, kamu yararından, toplumun çıkarlarından yana bir erke gelmek için mücadele eden siyasi oluşumların, iktidara geldiklerinde, “Tüm Maden Arama Ruhsatlarını iptal edeceklerini” kamuoyuna açıklamaları gerekir.
Çünkü bu yasal düzenlemeler, bu ülkeye kötülüktür.
Güzelim coğrafyamıza verilecek geri dönüşsüz hasarlardır.
Bugün zeytinlikler için üzülüyoruz.
Ama tehlike daha da büyüktür…
Bu nedenle Efendiler, yapmayın!
Bir ağaç dikip, sulayıp, kollayıp büyüttüyseniz bilirsiniz; kıyamazsınız…
Doğal varlıklarımıza kıymayın, efendiler!
Bugün zeytinliklerimize, ama doğal varlıklarımıza hiçbir zaman dokunmayın!
Bu güzel ccoğrafyamıza kıymayın!
[1] AKP 8 Yılda 43 Bin 152 Maden Ruhsatı Verdi, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akp-8-yilda-43-bin-152-maden-ruhsati-verdi-167520, 01.08.2010
[2] Türkiye Genelinde Son 15 Yılda 386 Bin Maden Ruhsatı Verildi, https://www.patronlardunyasi.com/turkiye-genelinde-son-15-yilda-386-bin-maden-ruhsati-verildi, 15.02.2024
[3] Son 11 Yılda 19 Bin 454 Maden Arama Ruhsatı: Her Biri Ekokırım Projesi, https://www.gazeteduvar.com.tr/son-11-yilda-19-bin-454-maden-arama-ruhsati-her-biri-ekokirim-projesi-haber-1542157, 17 Kasım Çarşamba 2021
[4] Köylüler Yeşil Talana Karşı Ayakta!, https://www.karar.com/guncel-haberler/koyluler-yesil-talana-karsi-ayakta-1894779, 21.09.2024
[5] Türkiye'de 15 Şehrin Yüzde 62'si Maden İçin Ruhsatlandırılmış, https://www.birgun.net/haber/turkiye-de-15-sehrin-yuzde-62-si-maden-icin-ruhsatlandirilmis-352113, 17.07.2021 09:16
[6] 5 Bin Ağacın Altına Dinamit Döşeyecekler, https://www.birgun.net/haber/5-bin-agacin-altina-dinamit-doseyecekler-637575, 11.07.2025
[7] CHP Sordu, Bakan Bayraktar Doğruladı: Yedigöller'de 'Maden Arama Ruhsatı' Başvurusu, https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/chp-sordu-bakan-bayraktar-dogruladi-yedigollerde-maden-arama-2321179, 22.04.2025
(Yayınlanma Tarihi: 12.07.2025)